İstanbul’un Sahaf Kültürü: Geçmişten Günümüze Kitaplarla Yaşayan Bir Gelenek
İstanbul, yüzyıllardır yalnızca devletlerin değil, fikirlerin ve kültürlerin de başkenti olmuştur. İşte bu kültürel zenginliğin en nadide izlerinden biri de sahaf kültürüdür. Osmanlı döneminde kitap satışını meslek edinmiş kimselere verilen “sahaf” unvanı, İstanbul’un fethinden sonra bambaşka bir anlam kazanmıştır. Eğitim kurumlarının artışı, medreselerin ve vakıf kütüphanelerinin kurulması, kitap ihtiyacını artırmış ve kitap ticareti canlı bir sektör haline gelmiştir.
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra, şehrin imarını ve ticari hayatını canlandırmak için yaptırdığı Bedesten, bu anlamda bir başlangıç noktasıdır. Bedesten içinde farklı esnaf gruplarına ait dolap ve zaviyeler yer alıyordu ve bunlardan bir bölümü sahaflara ayrılmıştı. Ancak Bedesten’deki yer sınırlı olduğu için zamanla sahaflar, Bedesten Kapısı’ndan Beyazıt Camii’ne uzanan sokak boyunca dükkanlar açarak Sahaflar Çarşısı’nı oluşturdu. Bu çarşı, Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e kadar İstanbul’un en önemli kültürel merkezlerinden biri oldu.
- yüzyılın sonlarında yaşanan büyük 1894 İstanbul Depremi, Sahaflar Çarşısı’nda büyük hasara yol açtı. Deprem sonrası sahaflar, geçici olarak taşındıkları Hakkâklar Çarşısı’na yerleşerek burada kalıcı oldular. İstanbul’un sahaf kültürü böylece farklı alanlara yayılsa da Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı, kitapseverlerin gözbebeği olmaya devam etti. Günümüzde de Beyazıt Sahaflar Çarşısı, ikinci el ve nadir kitapların, eski dergi ve gazetelerin, el yazmalarının satıldığı özel bir durak olarak varlığını sürdürüyor.
Osmanlı sahaflarında kitap düzeni bugünkü modern kütüphanelerden oldukça farklıydı. Raflarda herhangi bir tasnif sistemi yoktu. Sahaflar, yüzlerce kitabı belleğinde saklar, hangi rafta ne olduğunu ezbere bilir ve müşterinin isteğini hemen bulup çıkarırlardı. Sahaf dükkanlarının duvarları, eski ciltli eserlerle dolu olur, raflardan kitapların kokusu yükselirdi. Kitap arayanlar, yalnızca bilgi almak için değil, bazen saatler süren sohbetler için de sahafa uğrardı.
İstanbul sahaf kültürü, yalnızca kitap satmak değil, kültür aktarmak, bilginin yolculuğunu mümkün kılmak anlamına gelir. Sahaflar, kimi zaman bir öğretmen, kimi zaman bir arşivci gibi çalışır; Osmanlıca eserleri çevirir, nadir kitapların hikayelerini anlatır, eski harfli gazeteleri tarih meraklılarına tanıtırdı. İstanbul’un bu sahaf kültürü, bugün de hala Beyazıt’ta, Kadıköy’de, Çukurcuma’da ve Nişantaşı’nda eski kitap kokusunu yaşatan dükkanlarla devam ediyor.
Çıkacağınız bu kültürel yolculuğun ardından, Nişantaşı’nda sizleri Şakayık Sokak No:67’deki İskender şubemize davet ediyoruz. Tarih ve kitap sohbetlerinizi Bursa Döner Kebabı’nın tadıyla taçlandırın. Detaylı bilgi ve iletişim için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Kaynakça:
Görsel Kaynak: kultur.istanbul/istanbulun-sahaflari/

